Aslantepe höyüğü ,Malatya ovasında , aynı addaki modern kentin kuzeydoğusunda ve Fırat'ın sağ kıyısına uzak olmayan bir yerde yaklaşık 40m. yüksekliğinde bir tepedir. İlk araştırmalar 1932-39 yıllarında , Luis Delaporte tarafından yapılmıştır. Şimdi burada Roma "La Sapienza" üniversitesi adına Alba Palmieri tarafından kazılar sürdürülmektedir.
Höyükte son Kalkolitik çağdan (m.ö IV.bin), Yeni Hitit çağına(m.ö1200-900) kadar kesintisiz katları mevcuttur. Erken kültür kalıntıları arasında ilk yerleşme katında Ubaid periyoduna ait keramikler bulunmuşama kazıcıları bu katları(VII. kat) geç Kalkolitik olarak belirmişlerdir.
Assur çivi yazısında KUR URU Mi-li-di-a veya Ma-li-di
Babil çivi yazısında Mi-lu-du
Urartu çivi yazısında Me-li-te
Hitit hiyeroglif metinlerinde Mellid adıyla "Bal " anlamına gelmektedir.
Arslantepe'nin III ve II katları Hitit katlarıdır m.ö 1200-700 yıllarına tarihlendirilmiştir. Arslantepe İmparatorluk kapısında bir yangın tabakası var ve bu tabaka düzeltilerek kullanıma açıldığı tespit edilmiş.
Soluk kırmızı ,parlak ve çok iyi yapılmışinsize bezemeli bir çanak çömlek grubu bu dönemin tipik ç.ç. dir.
Tiglat Pileser (m.ö 1114-1170) 3. ve 4. saltanat yılında , Malatya kralının Assur' bağlanarak haraç ödediğini yazmaktadır.
Assurnasirbal (m.ö 883-850) , Malatya hakkında çok az sayıda belge vardır. Bundan dolayı bu dönemde askeri bir faliyetin olmadığı söylenmektedir.
Salmaneser III(m.ö 858-824) döneminde Assur'un Malatya üzerine baskısı artmıştır. Salmaneser III'ün 836 yılında düzenlediği seferde Lavla(Lalli) isimli kralı egemenliği altına aldığını yazmaktadır.
Tiglat Pileser III(m.ö 745-727) döneminde , arkasını Urartu kralına dayayan Malatya kralı , Assur'a karşı ayaklanmışve bunun sonucunda Tiglat Pileser , Malatya kralı Sulumeli'yi yenerek haraca bağlamıştır.
Sargon döneminde (m.ö 721-705) geç Hitit şehir devletlerinin en önemlilerinden biri haline gelmiştir Arslantepe. Sargon'un buraya yaptığı sefer sonucunda Malatya kralı Tarhunazi m.ö 712 yılında korkarak Gürün şehrine kaçmıştır. Sargon , Tarhunazi'yi Gürün'de yakalayarak esir etmişve Assur'a götürmüştür. Sargon Malatya'nın idaresini Muatallu'ya bırakmıştır. Sargon bu dönemdeki yazıtlarında Urartu'ya karşı 5 Muşki ve Friglere karşı 3 büyük kale inşaa ettirdiğini yazmaktadır.
Urartu İzoli yazıtında (I.Argişti-II Sarduri) batıya yapılan seferlerde Melid (Malatya) ulaşıldığını ve bu kentin haraca bağlandığını yazmaktadır. Malatya kralı ise bu dönemde Hilaura'dır. İzoli yazıtıyla Urartu'nun Fırat'ı geçtiği ve batıda ilerlenen en uç noktanın anlatıldığı düşünülmektedir. Bu bölgenin Malatya'da civarında Fırat'ın tek geçişverdiği Darende ve Gürün vadisindeki Tohma çayının olduğu yer düşünülmektedir.
Sargon II'nin işgalinden sonra büyük bir darbe alan Arslantepe , Kimmerlerin saldırısından sonra kesin olarak terk edilmiştir.
Malatya Arslantepe kralları
Allumari m.ö 1110
Lalla m.ö 853-835
Sulumal m.ö 745-732
Gunziaanu m.ö ?
Tarhunazi m.ö 712
ARSLANTEPE KÜLTÜR ve SANATI
Arslantepe'nin kültür ve sanatında , Hitit etkisi görülmektedir. Dinsel inanışları da Hitit'lere benzerdir. Her şehir devletinin kendi koruyucu tanrısı vardır.
Geç Hitit Sanatı I (Hitit etkisi) m.ö 1050-850
Geç Hitit Sanatı II (Assur etkisi) m.ö 850-800
Geç Hitit Sanatı III (Assurlaşmış) m.ö 800-750
Geç Hitit Sanatı IV (Arami ve fenike etkisi)
Malatya Arslantepe'de en çok Geç Hitit Sanatı I ve Geç Hitit Sanatı II gelenekleri kullanım görmüştür.
Geç Hitit Sanatı I :
Arslantepe'de en zengin olan gelenekselleşmişGeç Hitit Sanatı I 'dir. Bu grubun en önemli örneğini Arslanlı Kapı'daki arslanlar oluşturur. Burada içteki arka ayak öndekine göre daha uzun olarak betimlenmişve karın çizgisinde önden arkaya doğru bir eğimlik verilmiştir. Bu gelenek Malatya'ya özgüdür. Libasyon ve sunu konularının yer aldığı orthostatlar üzerinde başkent Hattuşa'da sürdürülmüşolan ikonografinin burada da sürdürüldüğü görülmüştür.
Geç Hitit Sanatı II:
Bu gruba Arabalı fırtına tanrısı orthostatı , Yemek sahnesinin yer aldığı orthostat (249) ve av sahnelerinin yer aldığı orthostatlar girmektedir.
Bu dönemde figürler çok daha naturalist ve canlıdır. Arabalı figürler yer almaktadır ve atların ön ayakları havada , hareket halinde betimlenmişlerdir. Gözleri çok daha sadece yapılmıştır. Kalabalık sahneler yer aldığı betimlemeler yoğundur. Figürlerin betimlenmesinde bir yuvarlaklaşma mevcuttur. Av sahnelerinde çok sevilen betimlemeler ; Okun saplanması ve Atın altında bir insan veya hayvan betimlenmesi bu dönemin tipik özelliğidir.
Geç Hitit Sanatı III:
Malatya'da çok az olarak kullanılmışbir gelenektir. Delaporte'un kazılarında bulunan kapı önündeki ,bir krala ait heykel bu döneme aittir. Ancak bu kabartmada az da olsa bir Arami etkisi'de görülmrktedir.
Malatya'daki yazılı belgeler , Arami egemenliği hakkında bilgi vermezler. bu yüzden bu heykelin Assur kökenli bir krala ait olduğu ve çevre illerde yaşayan Aramili bir sanatçı tarafından yapıldığı düşünülmektedir.
Geç Hitit Sanatı IV:
Bu gelenek Malatya'da hiç görülmemiştir.
Hititler Döneminde MALATYA
Hititlerin Anadolu'da, M.Ö. 2000 yıllarının başında varlıklarını gösterdikleri Aslantepe'den çıkarılan bazı seramik örneklerinden anlaşılmaktadır. M.Ö. 1750 yıllarında Kuşşara Kralı Anitta, Anadolu'yu tek bir yönetim altında toplayarak siyasi birliği sağlamıştır. Bu dönemde Malatya'nın büyük bir ihtimalle siyasi birliğe katıldığı sanılmaktadır. I. Hattusilis, kuzey Suriye yolunu emniyet altına almış, yerine geçen oğlu I. Mursilis ise Anadolu birliğini Halep ve Babil seferlerinden sonra sağlamış. Malatya'nın bu krallar döneminde kuzey Suriye ile Anadolu arasında önemli yol kavşağında olması nedeniyle Hitit birliğine girdiği ve bir Hitit şehri olduğu kabul edilebilir.
I. Mursilis, babası I. Hattusilis'in gösterdiği, dışmenfaatlerin güneyde olduğu fikri üzerine hareket edip, Halep ve Bağdat'ı fethederek "Büyük Kral" ünvanını aldığı Akad metinlerinde görülmektedir. Hitit krallarından Ammunas ile Huzziyas'tan biri döneminde M.Ö. 15. yüzyılda yer yer görülen isyanlar sonunda Hitit Birliğinin kuzey Suriye'deki egemenliği Mitanni Krallığının eline geçmiştir. Böylece, Malatya'da bu dönemde Mitanni egemenliği altına girmiştir. Hitit kralı Şuppililiuma, M.Ö. 1450 yıllarında Fırat nehrini geçerek bölgede yer alan Mitanni egemenliğine son vermiştir. Böylece Malatya'yı yeniden Hitit İmparatorluğuna kazandırmıştır. II. Mursilis, Mutavalli ve III. Hattusilis dönemlerinde Malatya, Hitit merkezine bağlı kalmıştır.
M.Ö. 1116-1096 yılları arasında bir Asur vesikasına göre, Asur kralı I. Tiglatplaser Malatya üzerine yürüyerek kral Allumu'yu yenmiştir. Şehir halkını rehin alarak vergiye bağlamıştır. M.Ö. 1200-1000 yılları arasında kavimler göçü sebebiyle Anadolu'da karanlık bir devir hüküm sürmüştür. Hitit İmparatorluğu, bu dönem sonunda tamamen ortadan kalkmıştır. Hititler'in torunları, M.Ö. 1000 yılından sonra varlıklarını şehir devletleri halinde sürdürmüşlerdir. Malatya, asıl önemini bu devirlerde almıştır. Hitit devleti, bir takım küçük feodal krallıklardan teşekkül ediyordu. Bu derebeyliklerden birisi de Fırat nehri'nin Malatya civarında yaptığı dirseğin içinde bulunduğu tahmin edilen Alşe Krallığı idi.
Geç Hitit döneminde; Malatya ve çevresinde özellikle İspekçur, Darende, Gürün ve Aslantepe'de Geç Hitit dönemine ait kitabeler ve siteller bulunmuştur. Heykeller ve siteller Geç Hitit devrinin Malatya'da ne kadar genişçevreye yayıldığını göstermektedir. M.Ö. 1000 yıllarında Malatya, KargamışKrallığı'na bağlı olarak varlığını sürdürmüştür. Gürün yakınlarında bulunan bir kitabeye göre "Sasa" adlı bir kimse Malatya kralı olarak bilinmektedir. Asur kralı II. Adad Nirari (M.Ö. 911-891) Kargamış'ı egemenliği altına alarak, Kargamış'ın Malatya üzerindeki hakimiyeti son bulmuştur. Asur kralı III. Salmanassar (M.Ö. 858-824) Hilakku üzerinden Tabal'a geçmiş, burada 24 Tabal krallının takdim ettikleri haracı kabul etmişve dönüşünde Malatya üzerine yürümüş, Malatya kralı Lalli'yi yenerek (M.Ö. 835) ağır vergiye bağlamıştır.Geç Hitit şehir devletlerinden biri olan Malatya'nın tarihini Hitit hiyeroglif kitabelerinden, Asur krallarının yıllıklarından ve Urartu kitabelerinden öğrenmekteyiz. Asur vesikalarında; Malatya adı Milid, Melid, Milidia, Meliddu şeklinde geçmektedir. Urartu kaynaklarında Melitea, Hitit hiyeroglif kitabelerinde ise "Dana başı ve ayağı", "Şehir ayak dana başı" ideogramları ile temsil edilmiştir.
Urartu krallarından İspuinis (M.Ö. 824-816) ile oğlu Meunas (M.Ö. 816-807) zamanlarına ait Palu kaya kitabelerinde Milid kralı Sulumeli'yi mağlup ettikleri kaydı vardır. Fakat Malatya kralı'nın bu yeni hakimiyete kolay kolay itaat etmediği anlaşılıyor. I. Argistis (M.Ö. 789-766) "Tanrı Haldi'nin sayesinde Hatti memleketlerine karşı sefer ettiğini ve Tuwate'nin oğlunun memleketini Melitea'yı zaptettiğini anlatmaktadır". Malatya kralları az sonra Urartu hakimiyetine karşı yeniden ayaklanmış, III. Sarduri (M.Ö. 765-733) de Melitea kralı Sahu oğlu Hillaruwata'yı mağlup ederek, şehrini yağma ettiği anlatılmaktadır. Urartular, M.Ö. 8. yüzyıl ortalarında Melid ülkesi olan bugünkü Aslantepe ile ilişki kurmak üzere II. Sarduri (M.Ö. 764-735) Fırat nehri'ni İzollu (Kömürhan) mevkiinden geçerek, bölgeyi yöneten Hilaruda'yı yenerek haraca bağladığı anlaşılmaktadır. Yine aynı bölge adı ile anılan "İzollu" kaya kitabesinden anlamaktayız. Bu kitabe şu sırada Karakaya baraj gölü altında olduğundan, mülaji alınarak Malatya müzesine taşınmıştır.
Urartu egemenliği, Asur kralı III. Tiglatplaser'in tahta çıkışına kadar devam etmiştir. Bu kral döneminde Malatya, M.Ö.733'de yeniden Asur krallığına haraç veren beylikler arasına girmiştir. M.Ö. 722 yılında Malatya kralı Funzianu, Asur kralı II. Sargon'a esir düşmüştür. Bu tarihte Asur kralının Malatya'yı egemenliği altına aldığı, bir isyan sonunda M.Ö. 713 yılında Malatya kralı Tarhunaz'ı esir aldığı anlaşılmaktadır. Kralı halkı ile birlikte Asur'a, Basra'ya sürgün ettiği, Basra halkından bir kısmını Malatya'ya yerleştirdiği bilinmektedir. Malatya'ya Asurlu bir kral atadığını ve emrine 150 savaşarabası, 1.500 atlı, 20.000 yaya, 10.000 kalkan ve mızrak taşıyıcıları verdiğini II. Sargon'un kitabelerinden anlamaktayız. Buraya atanan kralın adı Mutallum'dur. Bu belgeye göre Malatya şehrinin o günkü nüfus ve büyklüğü ile önemi gözler önüne serilmektedir. Asur kralı Sanherib (M.Ö 705-681) döneminde Asur egemenliğinde olan Malatya, Asar Haddon (M.Ö. 681-669) zamanında Asur egemenliğinden çekilmiştir. Bundan sonra bölgede Med ve Perslerin hakimiyeti görülür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder