Abbasi Halifelerinden Harun Reşit, sarayının bahçesindeki bir
gülfidanını çok beğenir. Yaprağı, kokusu, görünüşüyle dikkatini çeken gülü özel
bakıma alması için bahçıvana emir verir.
Bahçıvan üzerine titremeye başlar gülün. Ne var ki, “sakınan göze çöp
batar” derler ya, aynen öyle olur. Bir sabah bahçıvan gelip bakar ki, gülün
dalına konan bülbül, gülün yapraklarını gagalayarak yere düşürmüş. Tek yaprak
bırakmamış gülde.
Endişeyle koşar halifeye: “Sultanım, üzerine titrediğiniz gülün
yapraklarını bir bülbül gagalayarak yere dökmüş, tek yaprak bırakmamış gülde.”
Harun Reşit, sakin bir şekilde cevap verir: “Üzülme efendi üzülme, bülbülün
yaptığı yanına kalmaz!..”
Rahat bir nefes alan bahçıvan işine döner. Bir gün bakar ki, bir yılan
yaprakları düşüren bülbülü yakalamış, yutmak üzere otların arasından kayıp
gidiyor.
Heyecanla yine halifeye gelir: “Sultanım, bülbülü bir yılan yakalamış,
yutarken gördüm…”
Sultan yine sakin: “Merak etme efendi, yılanın yaptığı da yanına
kalmaz!..”
Bahçıvan yine işine döner… Bir ara bahçede çalışırken otların arasında
yılanı görür. Hemen elindeki küreğiyle darbe üstüne darbe indirerek yılanı
orada öldürür. Sevinçle halifeye durumu anlatır.
Harun Reşit, “Bekle efendi bekle” der, “Senin de yaptığın yanına kar kalmaz!..”
Nitekim çok geçmez bahçıvan hata
üstüne hata yapar ve halife zindana atılması emrini verir. Yaka paça zindana
götürülürken bahçıvan halifeye döner:
“Sultanım” der, “bülbülün yaptığı yanına kalmaz” dediniz, onu yılan
yuttu. “Yılanın yaptığı yanına kalmaz”, dediniz onu da ben öldürdüm. Şimdi
benim yaptığım da yanıma kar kalmıyor, sen zindana attırıyorsun. Kimsenin
yaptığı yanına kar kalmıyor da senin yaptığın yanına kar mı kalacak? Elbet bir
gün sana da hesap soracak biri çıkacak, O ki; “kimsenin yaptığı yanına kar
kalmıyor” öyle ise gel bunu bana yapma ki, başkası da sana yapmasın!..”
Harun Reşit; “doğru söyledin bahçıvan”, diyerek bahçıvanın
salıverilmesini, çiçekleri sulamaya devam etsini talimat verir.
Evet, hiç kimsenin yaptığı yanına kalmaz.
Herkes yaptığının karşılığını görecektir. Yaptıklarının karşılığını bu
dünyada görmese bile , misliyle ahirette ödemeye tehir edilir. Ne var ki, gafil
insanlar bunun farkına varamaz, yaptıklarını
yanına kar kaldı sanır.
Kur’an-ı Kerimde Rabbimiz: “Sakın,
Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin
dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.” (İbrahim/42) der.
Dünyanın dört bir tarafında mazlumların kanı akıtılıyor ve maalesef -bu
sözüm ona- Müslüman idareciler eliyle oluyor. Kendi iktidarlarının bekası için
binlerce Müslüman’ı katletmekten çekinmiyorlar. Batı ile işbirliği içerisinde
olan bu zalimler miatları dolduğu zaman efendileri tarafından iktidardan
uzaklaştırılıyorlar.
ABD’nin verdiği kimyasal silahları Halepçe’ye atarak binlerce insanı
katleden Saddam Hüseyin aynı güç tarafından aşağılanarak idam sehpasında
sallandırılmadı mı?
Bugün Esed’i destekleyen şer güçler, yarın desteğini çektiğinde sonu
Libya lideri Kaddafi gibi olmayacak mı?
Hendek sahiplerini andıran bir zulüm ile kendi halkını yakan bir
zihniyet muhakkak ki kendi yaktıkları ateş çukurunda boğulup gidecektir.
Allah da öyle
buyurmuyor mu; “İşte biz, işledikleri
günahlardan ötürü, zalimlerden kimini kimine musallat ederiz.” (Enam
Sûresi/ayet 129) Hadis olarak rivayet edilen bir sözde şöyle buyruluyor: “Zalim, yeryüzünde Allah’ın adaletidir.
Allah onunla (başkalarından) intikam alır. Sonra (döner), ondan da intikamını
alır.” (Keşfu’l-Hafâ, 2-64)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder